CENNET KOKULUM
İki kişi ya da iki eş arasına Allah sevgisi girerse yer gök bir araya gelse o muhabbete kin , öfke girmez . O muhabbetullah olur . Muhabbette Allah sevgisi olmazsa şeytanda girer araya . Başlar en şiddeli olan kavgalar , en felaket olaylar . Ben bunu hastalarımdan daha iyi kavrıyorum .
Geçen nöbetlerimden birinde ağlaya ağlaya bir eliyle diğer elini tutarak orta yaşlarda bir bayan geldi . Hemde polis eşliğinde .Polisin kucağında da 2 yaşlarda bir kız çocuğu vardı . Ben ilk gördüğümde polisin eşi olduğunu tahmin ettim .
Sol elbileği incinmişti anlaşılan filmini çektim . Ben merakla " kaza mı geçirdiniz ? " dedim .
İçli içli ağlaması daha da kuvvetlendi
" Eşim sabaha kadar eve gelmedi . Sabah eve geldiğinde neredesin sen diye öfkeyle sorunca benim elimi sinirinden sertçe büktü bir de tokat attı " dedi akan gözyaşlarını sağlam eliyle silerek .
Sonrada ben polisin eşi değilde koruması ve adli vaka olduğunu anladım . Polisin kucağındaki küçük kız da filmi çekildikten sonra gören annesinin kucağına atılmaya kalkıştı minik kollarını kaldırarak .
Röntgende hayat film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu . Gerçekleri görünce ben şaşkınlıklarımı hayranlıklarımı gizleyemiyordum kendimden .
Kocasından şiddet gören kadının arkasından sedyede yatan 80 yaşlarda bir dede girdi içeriye . Burnu sedyedeki oksijen tüpünden gelen hortuma bağlıydı . Dedemin körük gibi çalışan ciğerlerinden gelen hırıltı sesi akciğer filmi çekilmesi gerektiğinin habercisiydi . Yanında sedyeyi getiren hizmetli arkadaş , dedenin oğlu ve dedenin kambur eşi ninem vardı .
Ömrüm olursa geleceğime bakar gibi baktım manzaraya .
Dedemin filmini ayakta çekmem gerekiyordu .
"Dede ! ayağa kalkabilirmisin " dedim gür bir ses tonuyla
"Kalkarım dedem kalkarım " dedi ciğerinden gelen hırıltı sesiyle
Dedem ağır ağır sedyeden kalkarken nenem elindeki yeni simsiyah boyanmış , topuk kısımları basılmış , kabadayı ayakkabısı misali eski ayakkabıyı dedemin ayak uçlarına koydu . Bende işin gırgırına alarak "Dede ayakkkabını yeni mi boyattın ? " dedim .
Oğluda o gönlüme dokunan , vücudumun tüylerini diken diken eden cevabını verdi
" Anacığım boyamış sabah " dedi .
Çakmak çakmak olmuş gözlerim nineye çevrildi . Ninem utancından kambur haliyle kaldıramadığı başını iyice eğdi .
Dedem yavaş yavaş ayakkabılarını giydi . Akciğer çekilmesi gereken panele yanaştırdım ağır ağır . Sedyeyi getiren arkadaşta samimiyet kurmuş olmalı dedemle
" Neneme sarılır gibi sarıl panele " dedi .
Dedem de " sarılırın tabi benim cennet kokulum o " dedi sevgi seliyle .
Ben bu manzara karşısında gülsem mi ağlasam mı bilemezken kambur nenem başını kaldırdı dedeme olan sevgisinden alnındaki çizgiler daha da derinleşti
" Adına kurban olduğum ! Çocuğun dediklerini güzel yapta eyi çıksın filmin " dedi en fedakar , en samimi ses tonuyla .
Dedemin adı neydi biliyor musunuz ?
Peygamber efendimizin babasının ismi Abdullah 'tı .
Anam babam sana feda olsun dediğimiz gül peygamberimizin babasının ismiydi .
Hayat zıtlıklardan ibaret işte kimisi kocasında dayak yiyerek geliyor .Kimisi de iki eş arasındaki Allah için sevgiyle geliyor .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar