Mavi Bisiklet


Röntgen odasına sedyede boylu boyunca yatan on üç yaşlarda bir çocuk girdi. Ailesine sorunca nesi var diye , bisikletle arabanın altına girmiş dediler hıçkıra hıçkıra ağlayarak .Çocuk yarı baygın yarı uyanıktı . Bazen sayıklıyordu kendi kendine. Film çektiğim her bölgede kırık çıkyordu. Belkide iç kanamada vardı.


O gün nöbet yorgunluğuyla eve varınca oğlum karşıladı kapıda beni .

"Baba , bana bisiklet al , 21 vitesli olacak yokuş aşağı sallandım mı pedal boşa dönmeyecek , rengide mavi ,26 jant olacak " dedi. 7 yaşlardaydı o zamanlar .


Nöbetteki acı manzarayı düşündükçe nasıl alabilirdim ki o bisikleti oğluma. Almak istedim ama alamadım işte. 


"Oğlum daha yaşın küçük .Korkuyorum başına bir şey gelecek diye biraz daha büyü sonra alırız"


"Baba! korkunun ecele faydası yok. Bence sende o bisikleti alacak cesaret yok. Sendeki olmayan cesaretle ben o bisikleti alacağım göreceksin."


"Nasıl olacakmış o iş"


"Bilmiyorum ama tek bildiğim şey o bisikleti alacak olmam."


Karneleri aldılar. Yaz tatiline girince Kuran kursuna gönderdim. Armutlu mahallesinde çarşı meydanındaki petrol ofisinin üst sokağında bir kurs açılmıştı .Hem oyalansın hem ilim öğrensin diye. Kursa gidince oğlumun kendinden beş altı yaş büyükler de vardı. Kursun hocasıyla tanıştıktan sonra hoca konuşmaya başladı .


" Çocuklar dinle burayı . Kursumuz altı hafta sürecek . Kuranı bilenler bilmeyenler diye gruplara ayıracağım .O gruplara göre seviye seviye Kuranı , ibadeti öğreteceğim . Altı hafta sonunda da sınav yapacağım . Sınavda birinciye ikinciye ve üçüncüye ödülllerimiz olacak . Şimdi söyleyin bakalım ödüllerimiz ne olsun ?"


Oğlum hemen parmak kaldırıp mavi bisiklet olsun dedi .Diğer çocuk parmak kaldırıp tablet olsun dedi . Başka bir çocukta saat falan olsun dedi . 

Ödüllerde belirlendikten sonra eğitime başladılar. Oğlumun yaşı küçük ve hiç bir şey bilmediğinden en alt seviyeye aldılar. Sıfırdan öğrenecekti her şeyi . Belki benim öğrettiğim subhanekeyi okuyabiliyordu en azından.


Diğer çocukların seviyesi çok iyi olduğundan bisikleti kazanamayacağının biraz da rahatlığı vardı içimde .


Oğlum her kurstan eve geldiğinde " Baba! o bisiklet benim olacak göreceksin" deyip arkasını dönerken giydiği kücük cübbesinide savutturuyordu . Rahlesini açıp göğsünde tuttuğu elif ba sını açıp okumaya başladı. Bazen bana bazen annesine soruyordu bilemediklerini . 


Küçük derviş evdeki boş zamanlarında sürekli bir azim ve kararlılıkla derslerini çalışıp hocasına veriyordu.


Sınav günü geldi çattı . 30 çocuk ... Küçük sehpaları önünde hocanın soracağı soruları bekliyordu .


Benim oğlanın gözleri fal taşı gibi açılmış pürdikkat hocasının sorduğu soruları dinleyip kağıda cevapları yazıyordu.


Benim bile bilemediğim sorular soruluyordu. 30 çocuk sorular sorulduktan sonra teker teker eleniyordu . Elenen çocuklar benim oğlandan seviye olarak üst çocuklardandı. İlk üçe benim oğlan da kaldı .


Finale kalan çocuklar benim oğlandan yaşca büyük çocuklardı. Sevineyim mi üzüleyim mi bilemedim. Oğlum şu ana kadar bütün sorulara doğru cevap verdi . Benim oğlanın bakışları duvara dayalı olan mavi bisiklete kilitlenmişti.


Final arasında oğlumla buluştuk ." Baba ya o bisikleti ben alırım ya o bisiklet beni alır başka yolu yok " dedi .


"Oğlum tablette fena değil miş .Bu kadar kasma kendini "desemde duymazlıktan geldi .


Final başlayınca sorularda zorlaştı . Uhud savaşının tarihini sordular.Benim bilmediğim cevabı kesin benim oğlan bilemez derken kağıtlar havaya kalktı , üç kişiden iki kişi bildi. Bilenlerden biri benim oğlandı .Kaldı iki kişi. Hendek savaşında çukur kazılamasını kim söyledi diye sordular. Benim oğlanın kalemi dans ediyordu kâğıdın üstünde.


Selmanı Farisi (r.a ) Özertenin sponsor olduğu mavi bisikleti benim oğlana hediye etti . Oğlumun azmi karşısında küçük dilimi yuttum ve bir şeyden ders aldım oğlumdan . İnsan hayalleriyle yaşamalı. Sen Allah rızası için niyet et yeter ki.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar