DELİKLİ BAKIR

       Çeşme mahallesi Hacı Osman Sokakta bir tepe vardır.Tepede hiç unutmadığım birde tapu taşı vardı.Yani sahipli bir yer.Ama şimdiye kadar ne ekilirdi ne de üstüne ev yapılabildi.Zemini kil gibi yumuşak topraktan ibarettir.Sahibi sürekli el değiştirirdi o zamanlar .Hatta eski zamanlarda bu tepe benim senin onun kavgası bile çıkmış.Mahkeme davası bile vardır.Ama tepenin dili olsada konussa."Ya ben ne ürün verebilirim toprağım verimsiz nede zeminim sağlam ev yapabilirsin siz neyin derdindesiniz gibi "bir hal sergiler.Zirvesine varmak için sağlı sollu iki patikası vardı.Ama bir zaman sonra sahibi satabilmek için üstünü düzledi dozerlerin kurbanı oldu .

    Ama o tepe biz çocukların oyun alanıdır.Uçurtmalar uçurur,Gün doğumunu ve batımını seyretmesi zevklidir.Mahalleli kaynattığı bulguru orada kuruturdu.Milletin sevdiği geç gelince tepenin zirvesine çıkıp tapu taşına oturur oradan gözlerdi.Hatta ovadaki döver biçer kendi mıntıkasına geçmişmi,benim mıntıkaya yağmur yağıyormu diye bakar dururdu.

     Tepenin zirvesinde bir de ev vardı.Arap aşası diye ünnediğimiz bir ninenin evi.O nine evindeki tek arkadaşi yalnızlığiydı. Bahçesindeki çardak şeklini almış asma ağacı, pembeli beyazli güller ve sarmaşıklar evine gelen misafirleri karşılardı.Yılan sesli kazlarınıda hiç unutmam.Arap aşasının 7 veya 8 koca eskittiğinide duyardım çocukluğumda.

     Bizim mahalleye boşa çeşme mahallesi denmemiştir.Zira bütün sokaklarında dağdan kaynaklı çeşmeler vardı.

      Arap aşasının evinin önünde birde çeşme vardı .Mahalleli malını ,bahçesini ordan sulardı.Bulgurunu havuzunda yıkardı.Her akşam evinin tahta kapısında çıkıp tepenin dar patikasından iner delikli kovasına suyu doldururdu.O doldurduğu kova eve varıncaya kadar delikli yerlerinde suyu akıta akıta evinin bahçesine varıp çiçeklerini sulardı."Aşa nene senin sağlam kovan yok mu "dedim."Var nenem ama ben bunu mahsus kullanıyom"dedi."Neden" diye sordum."Hem eve varırken yolu ıslatıyor süpürürken toz olmuyor hem bahçedeki yolun kenarındaki otlar sulanıyor" dedi.

     Ben düşündüm düşündüm yani kovanın kusurunu avantaja çevirmiş.Sizde kusurlu bulduklarınızı avantaja çevirebiliyor musunuz?

     Arap aşası iki büklüm gezerdi.Sanki yilların biriktirdiği yükü sırtinda tasıyordu ki eğik yürürdü.Her akşam o haliyle bir kova suyu çeşmeden aldı ve çiçeklerini suladı Yoldaki otlarıda delikli kovası gönülledi.

    Ama bir akşam evinden çıkmadı .Suya hasret beklediği çiçekleri onu bekliyordu.Bahçe yolunun kenarındaki bitkiler onun delikli kovasını bekliyordu .Tozmasın diye delikli kovasinin ıslattığı patika onu bekliyordu. Alışkanlık haline getirdiği bu davranışı komşuların gözünden kaçmadı.Komşumuz onun evine gitti .Aaaşa nine diye çağırmasına rağmen sese kulak veren yoktu.Bahçedeki bütün güllerin bile arap aşasınin sese kulak vermesini bekledi.Komşu eve girdi.Odaları tek tek gezdi.Ama odanın bir kösesinde yanı üzre yatan soğuk tenli biri vardı.Yorgun kalbini ve hayata veda ettiği son nefesi bile hissetmiyordu komşusu.

     Pür dikkat kesilen komşular bir çığlıkla irkildi.Pembeli beyazlı gulleri soldu .Delikli kovasında akan suya hasret otlar kurudu.Bahçesindeki bütün bitkiler yetim kaldı.

Mekanı bahçesi gibi cennet olsun

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar