HİCRET

Hüseyin Akbaş  abimiz hicretin hikayesini istedi bizden.istediyse gönulden kırmak olmaz dı.BİSMİLLAH her hayrın başıdır demez mi Allah dostları .Bizde başlayalım açalım gönül kapılarını.Açamadığı kapı varmı?

Biz iki kardeşiz. Fuat Çakır ve ben .Fuat benim küçüğüm .Çok severdik hayvanları. O kadar severdik ki evimiz hayvanat bahçesine dönmüştü adeta. Küpeli keçi lerimiz , Kınalı kuzularımız, nerdeyse ev göçüren tavşanlarımız, ala ineklerimiz ve al ibikli tavuklarımız vardı. Annem Yumurta al gel dediğinde tavuğun altından yumurtayı alırken elimi dittiğini hiç unutmam. Muhabbet Kuşumuz vardı 2 tane birinin adı Esin diğerinin adı Yeşim di . kafesini temizlerken kaçırdım onları. Çok ağladım anam babam ovadan gelip döveceklermi yoksa muhabbet kuşlarına üzüldüğüm den mi bilinmez çocuktum çünkü.
Birgün babam bir ala keçi ve 2 yavrusununu eve getirişiyle başladı bizim keçi Sevdamız. Çok severdi yavrularını. öyle severdi ki oğlaklarını sevdirmez di hiç bize. Şaha kalkıp kafasını öne eğip süserdi bizi. Annelik şefkati işte yaradan vermiş güdüyü . Size göre sıradan bir keçi olabilir amma bize göre Aile bireyi haline geldi. Fuat dedim bu keçinin Bir ismi olmalı. Ne koyabiliriz ki dedi Fuat. O gün takvim yaprağına bakmak geldi aklımıza. Takvim yaprağının alt kısmında erkek ve kadın ismi bir de günün menüsü yazar. O gün kadın ismi Hicret yazıyordu. Vardır bir hikmeti dedik hicret ismini koyduk keçiye. Manası gibi kendiside başka diyarlardan evimize hicret etmesindenmidir sebeb bilinmez ki. Peygamber Efendimiz Mekkeden Medine'ye hicret ederken doğmadı mı İslam'ın Güneşi. Öylesine bağlandık ki kardeşimle hicrete onunla oynadık. Onunla güldük. Onunla ağladık. Anımız çoktur kendisiyle yaz yaz bitmez bir kitap olur Sadece. Evlatları büyüyünce babam onları ya satarken ya da kurbanlığa götürürken gözünden yaşlar dökülüyordu boncuk boncuk. Çocuklarının iniltisi her zamanki melemesi gibi değildi çünkü.Ağlıyordu sanki onun yerine Beni götürün der gibicesine. Yeni çocuklarini doğurduğunda onlarla gideriyordu hasretini. Bir kere Üçüz doğurdu isimlerini Zeki Zekiye Zekeriya koymuştuk hiç unutmam. Bu döngü sürüp gidiyordu.
Günün Birinde kavaklïdereye keçi gütmeye gittik kardeşimle . Hicret güderdi keçileri bizimkisi bahane. Bir çuvala oyuncakları doldurup arkalarından bizde yayılırdïk kumun içine . Öylesine dalardık ki oyuna akşam ezanı okunmuş hicret eve çocuklarını götürmüş. Hacı Musa Camisi'nde akşam namazını kıldıran babam bizi aramaya gelirdi elinde sopayla.Baba yūreği iste katï değildir muhakkak.Kurt köpek kovalayacaktir belki o sopayla. Ertesi günlerde yine keçi gūdüyoruz. Mahalle çocukları da katılırdı aramıza. Çocuğun birisi köpeğini getirmiş hatta. Köpek bizim keçilere başladı havlamaya. Sen misin havlayan. Bizim Hicret kaldırdı başınï şöyle bir etrafı süzdü kõpeği görünce yavrularım Korkmasın diye ona doğru koştu...koştu.... Köpeğe yaklaştı evirdi çevirdi boynuzlarıyla tost yaptı adeta yere. Burnumdan kan geliyordu kõpeğin. Sahibi başladı ağlamaya . Görürsünüz siz dedi kucakladı köpeğini aldı ve gitti. Biz tabi Oyuna devam ettik.
õnceki köpekten biraz daha büyük bir köpek daha getirdi ağlayarak giden çocuk.Simsiyahtı dikenli tasmasi vardi. Fuat dedim Bunun Köpek Çiftliği mi vardı dedim. Bilmiyorum dedi Fuat. Saldı köpeği bizim keçilerin arasına. Başladı hırlamaya dişlerini gösterip salyasını akıtıyordu. Bizim oğlaklar Ceylan gibi Kaçıştılar. Korktukları hızlï nefes alıp vermeleri , minicik çarpan kalplerinden belliydi. Kaldılar bizim Hicretle başbaşa .Hicret bir an için ürktü sonra toparladı kendini. Bizde de bir heyecan. Sanki ağır siklet boks şampiyonası maçı izliyoruz .Heyecandan Kalbimiz yerinden çıkacak. Sağda soldo duran boynu bükük papatyalar ve hicretin kellelerini acïmadan yediği deve dikenleri bile pür dikkat kesildi sanki.Bizim hicret kendinden emin 2 adım Ağır ağır geriye doğru gitti ,şahlandı kulakları kartal kanadı gibi açıldı ve boynuzlarına güvenerek süzüldü yere doğru. Köpek yastık gibi yapıştı yere. Yenilen pehlivan güreşe doymaz hesabı kalktı köpek . Bu sefer daha sinirli hırlaması daha bir kuvvetliydi ama biz buna izin vermedik. Hemen ayırdık .Çünkü köpeğin akıbetini düşünemiyorduk. Sahibi aldı köpeğini İntikam acısı ile kıvranarak Sizin hakkınızdan bizim Kangal gelir dedi Fuatla Birbirimize baktık ve yüzümüzde endişe ifadesi.Biz pılı pırtıyı toplayıp gidelim burdan dedim. Keçileri toplayıp Kaçıştık ordan .Ama çocucuğun kangalı getirip getirmediğini bilmiyorum ömrüm boyuncada hep merak etmişimdir.Arada 7 sene geçti sütten kesildi oğlaklamaz oldu yılların getirdiği yorgunluk yüzūnden olsa gerek. Yemeden içmeden de kesildi babam satmak zorunda kaldi.Ayrılık acısının tarifini yapamam çocuktuk çünkü.Ozamanki duyguyla, büyūdükten sonraki duygu bir değil.Büyüdükce duygularda değişiyor insanın.Anam ve Babamïn keçi sevdasi hala bitmemiştir .Hala devam etmektedir.onlarla gecer bütūn acı tatlı gunler.

Kissadan hisse yavrularımızı şımaracaklar korkusuyla kucaklamamazlik onlari okşamamazlık etmeyilimki ilerde hicret gibi olsunlar kendinden emin ve özgüveni yüksek olsunlar.Anne şefkati gibisi varmi .Sağlicakla kalin

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar