KARDA AÇAN ÇİÇEKLER

Sinan Uzun abi benim Sağlık memuru mesai arkadaşım .Benim hikayelerimi okuyunca bana gelip . " Ah Faruk ah gözlerim kıt görüyor .Onun için yazamıyorum .Yazabilsem tarih yazarım " deyince bende " sen anlat ben editörlüğünü yaparım abi " dedim .

Biz gülüştük karşılıklı tabi . O anlatınca başından geçenleri buraya yazmak istedim . Onun haberi yok yazdığımdan buraya atınca sürpriz olacak . Kızacağını hiç zannetmiyorum . Sinirini tereyağdan kıl çeker gibi almış Yaradan .

Sinan abi başladı şu sıcak havalarda içinizi buz gibi tir tir titretecek hikayesini anlatmaya , ben de ağzım açık açık dinledim ;

İlk atamam olan Erzurumun Aşkale ilçesinde 1988 senesinde kış aylarıydı .Sağlık memuru olarak sağlık ocağında görevliydik . Erzurumun dondurucu soğuğunu bilirsiniz . Biz o soğukta dağ köylerine sağlık hizmeti götürüyorduk .

Çad ilçesinin dağ köyleri de bizim hizmet alanımıza bağlıydı . Bir gün bir dağ köyüne sağlık taraması ve aşı yapmak için ambulansla yola koyulduk . Havada sadece yüzümüzü ısıran kuru soğuk vardı . Ambulansta dört kişi vardık . Şöförüde sağlık memuruydu .Bir ebe bir de hemşire arkadaş vardı .

Köye vardık . Sağlık taramalarını yaparken havadan kar taneleri düşmeye başladı .Hiç endişe etmeden , severek yaptığımız işi sürdürüyorduk .İlerleyen saatlerde yağış tipiye dönmeye başladı .Dağ köyü olduğu için zar zor ilerleyebildiğimiz yol birde kardan kapanır korkusuyla alalacele geri dönmeye karar verdik . Köylüler tecrübeli . Yani yolun kapanacağını bildikleri için yola çıkmayın etmeyin diye uyarsada biz dinlemedik .Dağda yalnız ilerleyeceksiniz bu havada yollarda kimse olmaz demişlerdi . Bekardık çünkü kanımız deli dolu akıyordu o zamanlar . Ertesi günü gidilecek başka dağ köyleride vardı . Elimizde de sağlık malzemesi azalınca dönmeliydik .

Ambulansla zar zor ilerleyebiliyoruz .Kimi yerde patinaj yapıyor kimi yerde kayıp şarampole yuvarlanma tehlikesi yaşıyoruz . Yol kardan kaybolmaya başladı . Yok kenarındaki trafik kazıkları olmasa yolu bulamayacağız .

Dağ köyünden epey uzaklaştık . Aşkaleye olan yolumuzu neredeyse yarıladık . Ağır ağır ilerlerken ambulans kaydı , şarampole doğru hafif yan şekilde kar kütlesine saplanıp kaldık . Güneş battı .Aşırı tipiden göz gözü zaten göremiyor hava da kararınca iyice kör olduk .Ne yapacağımızı şaşırdık .O zamanlar ne cep telefonu var ne telsiz .
Dağ başında öylece yapayalnız kalakaldık . O zamanlar da şimdiki gibi paletli ambulansta yoktu . İçimize o zehir gibi gelen müthiş korku vücudumuzu kaskatı etmiş şok geçirmiş durumundaydık .

Yer gök karanlıkta bembeyaz ... Dışarıda aşırı tipiden göz gözü görmüyor ... Soğuktan akan gözyaşı , buz haline gelip yüzünde yapışıyor... Ellerimiz donup çatlayınca kanama oluyor...

Ambulanstan sadece ben indim .Bayan arkadaşlar her nedense inmedi .Şok geçiriyor olmalıydılar . Ölüm kalım mücadelesi veriyoruz aslında . Şöför arkadaşta direksiyonun başında gaz verirken ben arkadan ittirmeye çalışıyordum . Ama ambulans patinaj yapıyor milim dahi hareket etmiyordu . Ambulans dört çeker .Her tekerleğin önündeki karı temizliyoruz ama aşırı tipi bizimle inat ediyorcasına hemen dolduruveriyordu . Dakikalarca uğraştık , bütün umutlarımız bitti nerdeyse .Donunca ambulansın içine girdik . Arabanın kaloriferinde ısınmaya çalışınca şöför arkadaş çeyrek depo mazotumuz kaldığı o buz gibi haberi söyledi .

Çaresiz kaldık ya da çare bizdik .Kendi aramızda konuşuyor herkez fikrini söylüyordu .
Ben " En yakın köye yürüyelim " dedim .

Hemşire arkadaş "Ambulansın içinde donuyoruz hem yönümüzü nasıl bulacağız heryer kar ."
Şöför arkadaş " Elektrik direklerini takip edebiliriz "

Dışarı çıkınca iki adım bile yürüyemedik .Dağlardan kurt uluma sesleri duyduk .Korktuk ve buraya da gelirmi diye endişelendik . Göz kapaklarımızı açmamıza izin vermeyen tipi de yürümemize izin vermiyordu zaten . Tekrar ambulansın içine girdik .Çaresizliğin yerini hüzün almaya başladı .Hepimiz bekardık . Kimisinin hayalleri vardı evlenecekti . Kimisininde sevdiklerine kavuşamamanın acısı vardı . Kimisi annesini hasret dolu gözyaşlarıyla dillendirdi .Hani korkan çocuk olunca annecim der ya onun gibi . Ortamdaki dondurucu havayı her nefeste daha çok hissetemeye başladık . Herkes tir tir titremeye başladı soğuktan . Her soluduğumuz soğuk hava bizi ölümle korkutuyor içimizi alev alev yakıyordu . Ellerimizin parmak uçlarını artık hissetmemeye başlamıştık .

Ambulansın içi iyice soğumaya başladı . Mazot gitmesin diye yakmadığımız kaloriferin vermediği ısıdan camlar buz tutmaya başladı . Nefesimden çıkan buz gibi sis dalgasıyla ben rabbime dua ve niyazlarda bulunarak "Allahım yarın bizi bekleyen hastaların , yetimlerin ,öksüzlerin , gebelerin hatrına bizi buradan kurtar " diye yalvardım gözyaşlarımla . O günkü içten gelen , vücudumun tüm zerreciklerinden gelen iştiyakla yaptığım duayı ömrüm boyunca yaptığımı hiç hatırlamıyorum . Ümidimi de kesmedim . Ebe arkadaş üşüyüp sedyenin üzerinde duran battaniyeye tir tir titreyen vücuduna bürleyince benim aklıma zigana geçitinde kardan yolda kalan arabaların tekerleklerin önüne battaniye koyarak ilerleyebildikleri geldi . Yüce Rabbim yüreğimin derinliklerinden yaptığım dualarımı duydu , donarak ölmenin acısıyla dolu zihnime ilham eyledi herhalde .

Ben arkadaşlara dönüp o tarihi konuşmayı yaparak " Arkadaşlar biraz önce şöför arkadaş direksiyondayken bende arkadan iki ton ağırlığındaki arabayı tek başıma ittirmeye çalıştım . Olmadığını hepimiz gördük .Erkek kadın dinlemeyeceğiz herkes elini taşın altına koyacak . Ya bizi burada yol açılınca ölümüzü bulacaklar ya da hep birlik olup buradan kurtulacağız . Yarın haberlerde dört sağlıkçı hizmet neferi sağlık taramasından dönerken donarak şehit oldular diye hazin öykümüzü söylediklerinde sadece bir dakika bu ülke yas tutacak . Sonrada unutulup gideceğiz . Ya ailelerimiz , üç gün hıçkıra hıçkıra ağlayacak sonrada hiç tükenmek bilmeyen evlat acısını yüreğine gömecekler .Bu acıyı ailelerimize tattırmak istemiyorsanız burdan kurtulmamız lazım "

Arkadaşlar konuşmamdan etkilenince arabadan hepimiz indik .Hemşire ile ebe arkadaş battaniyenin karşılıklı iki ucunu ön tekerleklerin önüne koyuyor ben de arkadan ittirmeye çalışıyordum . 10 cm hareket edince yüzümüzdeki sevdiklerimize kavuşamamanın acı hüznü bir anda umuda bıraktı . 20 cm 30 cm derken ambulans ilerlemeye başladı .Zorluklarla yola çıkarmayı başardık .Arabaya hepimiz tekrar bindik . Araba ilelemeye başlayınca kurtulduğumuza sevinip kimi arkadaş " annecim sana geliyorum .bir daha sana bağırmayacağım kızmayacağım " diye ağlamaya başladı .Ben Rabbime şükürler ediyordum .

Zaman zaman hastaneye gelip işi olmayınca ya da beklemeye tahammül edemeyince hastalar oluyor ." siz , verdiğimiz vergilerle maaş alıyorsunuz , eşşek gibi bakacaksınız " diyerek başlayan hakeretler yerini şidedete bırakıyor . Birazcık empati yapmaları lazım . Biliyorum evde bekleyen hastaları vardır . Bakıma muhtaç çocuklar yaşlılar vardır . Kaçırılmaması gereken diziler maçlar vardır . Yetişmesi gereken en son kalkacak olan otobüs vardır . Ama bizde etten kemikten insanız kardeşim . Robot değiliz ki .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar