AŞIRI HEYECAN SALİM DÜŞÜNCENİN KATİLİDİR
İşten yeni gelince akşam ezanları okunuyordu . Hanım dolabı açarak " evde yiyecek hiçbirşey yok "dedi büyük bir kahırla .
"Ne güzel işte peygamber evine dönmüş " desemde aldırış etmedi . Biliyordu çünkü Mevlana sözünü .
Denizlideki üçler cumartesi pazarına yetişebilmenin telaşı sardı birden beni .
Akşam saatleri pazardaki tezgahlar ağır ağır kaldırılmak üzere olduğu için genelde pazara fakir fukara garip guraba gelir .
Artık pazarcılar elinde kalan malları ya zararına satar ya da garip gurabaya verir .
Bende acele acele pazara yetişebilmenin telaşı vardı üzerimde . Cebimde de pazara yetmeyecek kadar para vardı .Atm den önce bir miktar para çektim ve pazarın yoluna koyuldum . Pazar karşıdan görülünce çadırlar tek tek indiriliyordu .
Bir kaç açık kalan tezgahtan meyva alabilmek için koşuşturmaya başladım .
Bir elimde cüzdan bir elimde pazar çantası ağır ağır kalkan tezgahların arasından hızlı adımlarla geçiyordum . Bir kaç ürün aldıktan sonra çok ucuza yine domates buldum . Beş kilo alınca parayı vermek için elimde yada cebime koyarak gezdirdiğim cüzdanı bulamadım . Ceplerimi yokladım , pazar çantasının içine baktım yoktu . Cüdanımın kaybetmemin şoku tüm vücuduma yayıldı .
Domates aldığım pazarcıya " cüzdanım yok " dedim telaş ve panik içinde . "Abi düşürmüşsündür meyva aldığın yerlere bak bakalım diye bana akıl veriyordu . Pazar çantasını bulunduğum yere bıraktım ve gezdiğim tezgahlara tek tek bakmaya başladım sırtımda soğuk terler yürüyerek .
İçindeki pazar için atmden çektiğim para önemli değil de kredi kartları , kimlik , ehliyet , işyerinde kullandığım özel birimlere girerken kullandığım kart hepsi içindeydi .
Hepsini tek tek çıkartmanın çabası ve aldığı zamanı düşünerek cüzdanımı arıyordum . Yüzümdeki panik herkeze ele veriyordu ki pazarcı esnaf bana yardımcı olmaya başladı . Gezdiğim tezgahların altına üstüne bakıyorduk hep beraber . Pazarcı esnafı bu saatlerde komserin dolaşması gerekiyor diye de kendi aralarında konuşuyordu . Çalınmış olabileciği geldi aklıma . Olumsuz düşünceler zinciri beynimi kemiriyordu .
Her yere baktık yoktu . Bulamanın üzüntüsüyle pazar çantamı bıraktığım yere geri döndüm . Pazar çantamı alırken " domatesleri unuttun " diyen pazarcı esnafına " cüzdanım yokki abi neyle ödeyeyim dedim büyük bir üzüntüyle .
"Gerek yok abem üçün beşin hesabını yolda kalana yapmayız biz . Hatta arkadaşlarla düşündük bu haftaki pazar harcını verelim " dedik diyede ekledi yardımseverliğiyle .
Böyle söyleyince içimdeki üzüntü sevince döndü . Cüzdanımı ya düşürdüm yada çaldırdım bilemiyorum . Ama bu duyduğum söz cüzdanımı kaybetmenin acısını sildi süpürdü . Yalanın , hırsızlığın , dolancırılığın kol gezdiği dünyada hâla böyle insanların oluşu benim yüzümdeki hüznün umuda dönüşünün sevinci vardı .
"Abi Allah razı olsun senden . Zaten alabildiğimi almıştım . Domateslerin parasını da haftaya veririm "dedim sevincin verdiği ses tonuyla .
" önemi yok abem al bu parayı yol parası edersin " dedi elindeği yirmiliği önüme uzatarak .
İçimden kopan sevinç , verdiği paraya değilde gösterdiği insanlık için katlanıyordu bu kez . " Allah senin gibi yardım severlerin sayısını arttırsın abi . Sağolasın ama arabamla geldim "dedim eliyle uzattığı parayı reddederek .
Bir yanda cüzdanımın kaybetmenin üzüntüsü bir yanda gösterilen insanlık manzarası karşısında içimde kopan karışık garip duygularla pazar çantamı alıp arabaya gittim . Çantamı bagaja koduktan sonra tekrar pazar yerine geri döndüm .
Gösterilen insanlık karşısında artık cüzdanımın çalındığını değilde düşürdüğümü belki biri bulup zapıtaya teslim eder düşüncesi daha ağır basmaya başladı .
Pazar bitmiş tezgahlar boşalmış . Pazarın boş koridorlarında gezerken meyve sebze aldığım pazar esnafına telefon numaramı bırakmaya başladım . Bulur ya da gören olursa beni arasınlar diye .
Kredi kartların limitleri bir hayli fazla olması sebebiyle müşteri hizmetlerini iptal için aramam gerekiyordu . Artık umudumu kaybetmiş bir halde arabada olan telefonumun yanına giderken arkadan gelen o sesle irkildim .
"Abeeem ! Abeeem! " diye bağıran bir ses .
Pazarcıların tezgahlarını kaldırmanın telaşı ve aceleciği yüzünden birbirine olan sesdir diye düşündüm , arkama baktım ama sesi bulamadım .
Önüme tekrar dönüp başım yere eğik kartları iptal etme düşüncesi , tüm yönümü arabaya verirken arkadan gelen o ses pazarı yırtıyordu . " abem bana bak ! "
Arkamı döndüğümde bana doğru koşan birini gördüm ." Sen cüzdan aramıyor mudun? " dediğinde ben kartları iptal etme düşüncesinden sıyrılıp gözlerim çakmak çakmak olmuştu .
Gelen adam cüzdan ararken yardım etmeye çalışan tezgahtarlardan biriydi . Vücüduma yayılan tüm heyacanımı bastırıp " evet abi cüzdanımı arıyorum " dedim .
" Gel benimle " dedi ciddi bir ses tonuyla .
"Gel " demesiyle cüzdanın kaybeden biriye yardım etmenin öz güvenini taşıyordu üzerinde .
Arkasından takip ettim heyecanla . Aşırı heyecanım salim düşünmeme izin vermiyordu artık .
Beni bir kokoreççinin yanına getirdi . Masada oturan bir de zapıta vardı elindeki telsizle .
Beni getiren abi zabıtaya " bu arkadaş cüzdan kaybemiş " dedi .
Zabıta oturduğu masada başını , ayakta duran bana doğru kaldırdı . " Senin ismin ne ! " dedi ağır ve ciddi bir ses tonuyla .
" Mehmet Faruk Çakır " dedim telaşla .
Elindeki bana ait olan kimliği çıkardı bir bana baktı bir de kimlikteki fotoğrafa baktı . O bakarken ben kimliğimi görmemin heyecanıyla sevincim doruklara tırmandı . Yeni kimlikle değiştirmem gereken eski kimliği görmemin beni ne kadar sevindirdiğini tarif edemem kelimeler kifayetsiz kalır .
Beklediğim an geldi . Kaybolan cüzdanımı bana uzatarak "içini kontrol et bakalım kaybolan bir şey var mı? " dedi .
Elindeki telefonla polisi aradı "kaybolan cüzdanın sahibini bulduk "dedi .
Bana ulaşabilmeleri için polisi aramışlardı .
Benimle gelen abiyle teşekkür edip ayrıldık ordan . " Cüzdanımı nasıl buldunuz? " diye sordum merakla .
"Müşterilerden biri getirdi " dedi .
"Size nasıl teşekkür etsem azdır " dedim cüzdanımdan bir miktar para uzatarak .
Elinin tersiyle itti . " Gerek yok abem biz zengin insanlarız " dedi gülümseyerek .
Kucaklaştık hiç tanımadığım abiyle . Sımsıcak ayrıldık birbirimizden .
O günkü yaşadığım insanlık manzarasını , yardımseverlik manzarasını ,kaybolan dünyalığıma seferber olan insanları hiç unutamadığım anımı paylaşmak istedim sizlerle .
Mal canın yongası işte . Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış dememiş mi Allah dostları .
İşten yeni gelince akşam ezanları okunuyordu . Hanım dolabı açarak " evde yiyecek hiçbirşey yok "dedi büyük bir kahırla .
"Ne güzel işte peygamber evine dönmüş " desemde aldırış etmedi . Biliyordu çünkü Mevlana sözünü .
Denizlideki üçler cumartesi pazarına yetişebilmenin telaşı sardı birden beni .
Akşam saatleri pazardaki tezgahlar ağır ağır kaldırılmak üzere olduğu için genelde pazara fakir fukara garip guraba gelir .
Artık pazarcılar elinde kalan malları ya zararına satar ya da garip gurabaya verir .
Bende acele acele pazara yetişebilmenin telaşı vardı üzerimde . Cebimde de pazara yetmeyecek kadar para vardı .Atm den önce bir miktar para çektim ve pazarın yoluna koyuldum . Pazar karşıdan görülünce çadırlar tek tek indiriliyordu .
Bir kaç açık kalan tezgahtan meyva alabilmek için koşuşturmaya başladım .
Bir elimde cüzdan bir elimde pazar çantası ağır ağır kalkan tezgahların arasından hızlı adımlarla geçiyordum . Bir kaç ürün aldıktan sonra çok ucuza yine domates buldum . Beş kilo alınca parayı vermek için elimde yada cebime koyarak gezdirdiğim cüzdanı bulamadım . Ceplerimi yokladım , pazar çantasının içine baktım yoktu . Cüdanımın kaybetmemin şoku tüm vücuduma yayıldı .
Domates aldığım pazarcıya " cüzdanım yok " dedim telaş ve panik içinde . "Abi düşürmüşsündür meyva aldığın yerlere bak bakalım diye bana akıl veriyordu . Pazar çantasını bulunduğum yere bıraktım ve gezdiğim tezgahlara tek tek bakmaya başladım sırtımda soğuk terler yürüyerek .
İçindeki pazar için atmden çektiğim para önemli değil de kredi kartları , kimlik , ehliyet , işyerinde kullandığım özel birimlere girerken kullandığım kart hepsi içindeydi .
Hepsini tek tek çıkartmanın çabası ve aldığı zamanı düşünerek cüzdanımı arıyordum . Yüzümdeki panik herkeze ele veriyordu ki pazarcı esnaf bana yardımcı olmaya başladı . Gezdiğim tezgahların altına üstüne bakıyorduk hep beraber . Pazarcı esnafı bu saatlerde komserin dolaşması gerekiyor diye de kendi aralarında konuşuyordu . Çalınmış olabileciği geldi aklıma . Olumsuz düşünceler zinciri beynimi kemiriyordu .
Her yere baktık yoktu . Bulamanın üzüntüsüyle pazar çantamı bıraktığım yere geri döndüm . Pazar çantamı alırken " domatesleri unuttun " diyen pazarcı esnafına " cüzdanım yokki abi neyle ödeyeyim dedim büyük bir üzüntüyle .
"Gerek yok abem üçün beşin hesabını yolda kalana yapmayız biz . Hatta arkadaşlarla düşündük bu haftaki pazar harcını verelim " dedik diyede ekledi yardımseverliğiyle .
Böyle söyleyince içimdeki üzüntü sevince döndü . Cüzdanımı ya düşürdüm yada çaldırdım bilemiyorum . Ama bu duyduğum söz cüzdanımı kaybetmenin acısını sildi süpürdü . Yalanın , hırsızlığın , dolancırılığın kol gezdiği dünyada hâla böyle insanların oluşu benim yüzümdeki hüznün umuda dönüşünün sevinci vardı .
"Abi Allah razı olsun senden . Zaten alabildiğimi almıştım . Domateslerin parasını da haftaya veririm "dedim sevincin verdiği ses tonuyla .
" önemi yok abem al bu parayı yol parası edersin " dedi elindeği yirmiliği önüme uzatarak .
İçimden kopan sevinç , verdiği paraya değilde gösterdiği insanlık için katlanıyordu bu kez . " Allah senin gibi yardım severlerin sayısını arttırsın abi . Sağolasın ama arabamla geldim "dedim eliyle uzattığı parayı reddederek .
Bir yanda cüzdanımın kaybetmenin üzüntüsü bir yanda gösterilen insanlık manzarası karşısında içimde kopan karışık garip duygularla pazar çantamı alıp arabaya gittim . Çantamı bagaja koduktan sonra tekrar pazar yerine geri döndüm .
Gösterilen insanlık karşısında artık cüzdanımın çalındığını değilde düşürdüğümü belki biri bulup zapıtaya teslim eder düşüncesi daha ağır basmaya başladı .
Pazar bitmiş tezgahlar boşalmış . Pazarın boş koridorlarında gezerken meyve sebze aldığım pazar esnafına telefon numaramı bırakmaya başladım . Bulur ya da gören olursa beni arasınlar diye .
Kredi kartların limitleri bir hayli fazla olması sebebiyle müşteri hizmetlerini iptal için aramam gerekiyordu . Artık umudumu kaybetmiş bir halde arabada olan telefonumun yanına giderken arkadan gelen o sesle irkildim .
"Abeeem ! Abeeem! " diye bağıran bir ses .
Pazarcıların tezgahlarını kaldırmanın telaşı ve aceleciği yüzünden birbirine olan sesdir diye düşündüm , arkama baktım ama sesi bulamadım .
Önüme tekrar dönüp başım yere eğik kartları iptal etme düşüncesi , tüm yönümü arabaya verirken arkadan gelen o ses pazarı yırtıyordu . " abem bana bak ! "
Arkamı döndüğümde bana doğru koşan birini gördüm ." Sen cüzdan aramıyor mudun? " dediğinde ben kartları iptal etme düşüncesinden sıyrılıp gözlerim çakmak çakmak olmuştu .
Gelen adam cüzdan ararken yardım etmeye çalışan tezgahtarlardan biriydi . Vücüduma yayılan tüm heyacanımı bastırıp " evet abi cüzdanımı arıyorum " dedim .
" Gel benimle " dedi ciddi bir ses tonuyla .
"Gel " demesiyle cüzdanın kaybeden biriye yardım etmenin öz güvenini taşıyordu üzerinde .
Arkasından takip ettim heyecanla . Aşırı heyecanım salim düşünmeme izin vermiyordu artık .
Beni bir kokoreççinin yanına getirdi . Masada oturan bir de zapıta vardı elindeki telsizle .
Beni getiren abi zabıtaya " bu arkadaş cüzdan kaybemiş " dedi .
Zabıta oturduğu masada başını , ayakta duran bana doğru kaldırdı . " Senin ismin ne ! " dedi ağır ve ciddi bir ses tonuyla .
" Mehmet Faruk Çakır " dedim telaşla .
Elindeki bana ait olan kimliği çıkardı bir bana baktı bir de kimlikteki fotoğrafa baktı . O bakarken ben kimliğimi görmemin heyecanıyla sevincim doruklara tırmandı . Yeni kimlikle değiştirmem gereken eski kimliği görmemin beni ne kadar sevindirdiğini tarif edemem kelimeler kifayetsiz kalır .
Beklediğim an geldi . Kaybolan cüzdanımı bana uzatarak "içini kontrol et bakalım kaybolan bir şey var mı? " dedi .
Elindeki telefonla polisi aradı "kaybolan cüzdanın sahibini bulduk "dedi .
Bana ulaşabilmeleri için polisi aramışlardı .
Benimle gelen abiyle teşekkür edip ayrıldık ordan . " Cüzdanımı nasıl buldunuz? " diye sordum merakla .
"Müşterilerden biri getirdi " dedi .
"Size nasıl teşekkür etsem azdır " dedim cüzdanımdan bir miktar para uzatarak .
Elinin tersiyle itti . " Gerek yok abem biz zengin insanlarız " dedi gülümseyerek .
Kucaklaştık hiç tanımadığım abiyle . Sımsıcak ayrıldık birbirimizden .
O günkü yaşadığım insanlık manzarasını , yardımseverlik manzarasını ,kaybolan dünyalığıma seferber olan insanları hiç unutamadığım anımı paylaşmak istedim sizlerle .
Mal canın yongası işte . Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış yarın ölecekmiş gibi ahirete çalış dememiş mi Allah dostları .
Yorumlar
Yorum Gönder