NOHUTUN ACI İNTİKAMI


Ziyeretine gittiğim arkadaşım Durmuş beni tarlasında gezdiriyordu . Komşu tarlada çalışan arkadaşımın dayısına denk geldik . " Gel Veli dayıma bir selam verelimde öyle dönelim " dedi .


Veli dayı orağıyla yolduğu nohutu sağ kenarına koyup doğruldu , sağ elindeki orağı sol eline alıp şapkasının altından sarkan mendille yüzünde yürüyen terini sildi . Karşısında çalışan eşine seslenerek " Avrat ! Suyu nere goydun gı " dedi .


" Kaç gram nohut yoldun da su isteban sen " dedi kahırlı bir sesle .


"Ula avrat gramı mı va bunun susadık işte susuz nasıl yolcez bunu "


" Sus tembel herif , senin çocukluğunu da bilirim ben , hep gaytarıp duruyodun "


" Gı hep beni dikizlep durdun dee mi yandan yandan "


"Sus ! lafı döndürüp dolaştırma " dedi Ayşe teyze elinde orağıyla sert sert nohuta vurarak . Güneş yanığı yüzü kızarmıştı utancından .


Veli dayı çöktü olduğu yere yorgunluktan . Bana bakarak arkadaşım Durmuş ' a " Akıdeş kim Durmuş "


" Arkadaşım hastanede çalışıyor .Film çekiyor hastalara . Ziyaretime gelmiş sağolsun . "


" Rötgenci he " dedi gülümseyerek Veli dayı .


"Veli dayı çalışsana bak Ayşe teyze çok sinirleniyor yoksa orakla üstüne gelirse karışmam ha " dedi Durmuş kahkaha atarak .


" Bişey olmaz Durmuş hep öyle o . Konuşur kunuşur durur . Avratlar hep böyle . Çok dırdır ederle . Eskiyi yeniyi hiç unutmaz bunla . Ama Rabbim gülü yaratırken dikeninide yaratmış işte . Hemencicik affederle . Birazdan hep beraber yaptığı gözel yemeklerden yer tatlı tatlı gonuşuruz sen hiç meraklanma . "


" Durmuş dayı keşke tüm kadınlar Ayşe teyze gibi olsa . Hemencicik affetse . "


" Dayım şu nohut nasıl olgunlaşmış biliyon mu sen ? "


" Suyunu gübresi verirsen olgunlaşı dayı "


" Yok o öyle değil . Suyunu gübresi vercen emme . Gararında vercen yoksa bazısı çürür diğerlerinede sirayet ede . Suyu gübreyi gararında verdin mi , Rabbimizede şükretçen . Bu belaların ,geçimsizliklerin tek sebebi bu . Hepsi şükürsüzlükten başımıza geliyo ."


Veli dayı elinde mendiliyle yüzündeki teri sidikten sonra konuşmasına devam etti .


" Osman gomşu va ya bilimin sen onu . Geçen sene nohut ekmiş tarlasına . Çok eyi anlar bağdan bahçeden . Suyunu gübresini gararında vermiş . Çokta güzel nohudu olmuş . Hasat etmiş , tarlanın ortasına çuvallamış nohutları . Akşam geç olmuş , ertesi sabah tekrar gelir ,tarlada işleri bitirip nohut çuvallarını da evine götürürüm diye hesap etmiş . Şükürsüz , niyazsız adamdır bizim Osman o sıraları . Kaç kere dedim komşu gel cumaya gidelim diye . Yok benim falan bağda işim var der gelmezdi .

Neyse ertesi sabah olmuş tarlaya dönmüş bir bakmış ki ne görsün . İki elini başına koyup dizlerinin üstüne çökmüş koca tarlanın ortasında . Çuvallar birbiri arkasına talan edilmiş .Oraya buraya dağılmış nohutlar . Düşünmüş ne ola ki diye . Hırsızlık desen değil , düşmanlık desen hiç olmaz . Yakar yıkar ortalığı düşman çünkü . Çocuk işi desen daha sabahın köründe kim gelcek tarlaya . Hayda ne ola ki bu . "


Veli dayı kalktı gitti armut ağacın gölgesinde duran termostan su içti geldi .

Meraktan biz bu arada çatlıyoruz tabi . 

" Veli dayı hadi devam et nolmuş nohutlara "


" Bizim Osman düşünürken yoldan eli tüfekli avcılar geçiyormuş . Nere vayy diye seslenmiş tanıdığı avcılara . Domuz vurmaya demişler . O an şimşek çakmış beyninde . Tabi ya domuz işi bu demiş . Kalkmış evine geri dönmüş . Duvarda asılı duran çift kırmayı almış . Dönmüş tarlasına . Dönüp dolaşırken bir çeşme denk gelmiş . Serinlemiş , susuzluğunu gidermiş ve dinlenmeye koyulmuş . Dinlenirkende düşünüyormuş . Nerde ki bu domuzlar diye . Düşünürken karşı garığın içinden yılan sesi gibi fışşşş fışşşşşş diye sesler duymuş . Eline tüfeği almış gidip ezeyim şu yılanın başını demiş . Kedinin fareye yaklaştığı gibi usul usul yaklaşmış . Ulaa birde ne görsün "


Veli dayı birden durakladı ya da bizi süzdü dinliyorlar mı diye . Durmuş hemen atıldı " Ee çatlatma adamı . Ne görmüş ." dedi heyacanlı bir sesle .


" Ne görcek eşek ölüsü gibi yığılmış kalmış domuz oraya . Kıçından da sindirilmemiş nohutlar fışşşlayarak çıkıyormuş . Sonra tahmin etmiş tabi . Bizim domuz kuru nohutu yiyince içi yanmış . Çeşmede bolca su içince kuru nohutlar karnında şişmiş kesiğin içine yığılmış kalmış diye düşünmüş kendince . "


" Vay be Osman abeye mi üzüleyim domuza mı bilemedim şimdi " dedi gülerek Durmuş .


" Şimdilerde ara ara görüyom Osman' ı cumalarda . Bana geçenlerde , Veli dayı hep bereketsiz oluyodu benim işle . Namaza başladım gari . " dedi 


Ufak bir sessizliği Ayşe teyze bozdu. " Çenesi düşesice! . Hadi gari eyleşip durma! Bitiriverem hunu "


" Anlaşılan hundan gurtuluş yok " dedi Veli dayı . Kalktı ve nohutu biçmeye başladı gönülsüz bir şekilde .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar