ALLAHA BORÇ VEREN ADAM 


Ramazan ayıydı . Öğle namazını camide cemaatle kıldıktan sonra samimi olduğum camimin imamıyla muhabbete başladık .

Hoca mahçub bir ifadeyle " Camide eksiklerimiz var . Vaktin varsa bana yoldaş ol . Yardım için bir kaç adres gezelim " dedi .


" Tabiki hocam neden olmasın " dedim büyük bir istekle . 


Başladık yürümeye . Gökte güneş tüm heybetiyle bizi seyrediyordu . Ben hocama dönerek " Yahu hocam oruçlu zor olacak böyle arabayla çıksaydık ya " dedim .


"Olmaz . Park sorunu oluyor . Araba bize telaş olur şimdi " dedi .


İlk adresimiz bir pastaneydi . Vitrindeki yeşil baklavalar nasıl bakıyordu bana öyle .Hoca pastane sahibine durumu anlattı . Pastane sahibi kasayı açarak gönlünden kopanı verdi .


Hoca bana dönerek " Şuradan tatlı alalım da birazdan huzur evine gideceğiz " dedi .


Ben tabi meraklanarak " Hocam ne yapacağız huzur evinde . Yardım vermeye gitmiyoruz ki yardım almaya gidiyoruz " dedim .


Hoca kaşlarını çattı " Huzur evinde sadece fakir mi var canım zenginlerde var "dedi .


Daha öncede gitmiş olmalı ki biliyordu . Gidip yardım isteyecek kişileri .


Az gittik uz gittik huzur evinin kapısına dayandık . Görevli hocayı tanımasından olsa gerek " Hoşgeldiniz hocam . Ahmet amcaya baktıysanız salonda oturuyor " dedi .


Salona geçince pencereye doğru tek kişilik koltukta oturmuş bir ihtiyar , elinde bastonuyla çenesine destek yapmış , pencereden ufuklara bakıyordu .


Az sonra şaşkınlık içinde kalacağım , hayattan ders alacağım o muhabbet başladı Ahmet amcayla Hoca arasında .


Hoca gülümseyerek " Selamün aleykum Ahmet amca " dedi .


Ahmet amca başını yukarı kaldırdı , hocayı baştan aşağı süzdü " Aleykum selam hocam hoşgeldin "dedi hüzünlü bir ses tonuyla .


Hoca elindeki tatlı paketini sehbanın üstüne bırakarak "Ahmet amca dalıp gitmissin yine hayırdır " dedi .


Ahmet amca bastonuyla sehpayı işaret ederek " Hoca bu ne ? "


"Tatlı getirdim Ahmet amca . İftarda arkadaşlarınla yersin "


" Hocam sen bizim kalan kısacık ömrümüze kastın mı var " dedi sinirlenerek .


" Neden böyle söyledin Ahmet amca "


" Yahu buradaki arkadaşların hepsi şeker hastası "


" Düşünemedim Amca affet . Biraz önce pastaneye uğradıydık oradan aklıma geldi "


" O kıt aklını hediye alacağın kişiyi düşünerek kullan bir daha "


" Tamam amca ya sinirlenme "


" Bir tek sen böyle yapmıyorsun ki buraya gelen herkez böyle yapıyor . Ramazan bayramında şeker getiriyorlar . Yahu çocukmuyuz biz . Hadi gelen şekerleri çocuklara dağıtalım desen buraya çocukta uğramıyor .Bizi buraya atan kaçıyor zaten . Kurbanda da et getiriyorlar . Yahu insan azıcık düşünür . Zaten zar zor çalışan kalbimizi durduracaklar haberleri yok .Kimimiz kalp hastası kimimiz şeker hastası . Yok yoook bunların hepsi bizi öldürmeye çalışıyor . Kuş kadar beyinleri yok ."


"Özürdileriz Ahmet amca düşünemedik . Ne getirmeliydik sence "


" Size birşey getirin diyen mi oldu . Buradaki herkez unutulmaktan muzdarip . Biri gelip hal hatır sorsa yine kafi . Ha ille boş gelmeyelim diyorsanız meyve sebze getirin . Ha oda en pahalısından olmasın .Yumuşaklarından seçin . Zira bu yaşta kesecek bizde dişte kalmadı ."


Uzun uzun muhabbetten sonra hoca yardım mevzusunu dile getirmekten vazgeçerek müsade istedi . Çünkü işittiği azar biraz dokunmuştu hocaya .


" Ahmet amca bize müsade , ikindi vakti yaklaşıyor camiye yetişmem lazım " dedi ayağa kalkarak .


"Bekle hoca efendi bekle ! Allaha borcumuz var bizim "


Ahmet amca cebinden çıkardığı telefonu hocaya verdi . Rehberindeki bir numarayı çevirmesini ve kendisine vermesini söyledi .


Telefonu kulağına götüren amca karşıdaki sese " Oğlum ben Ahmet amcan .Bu ayki kirayı sana göderdiğim hocaefendiye ver tamam mı " dedi tembihleyerek .


Telefonu kapatan Ahmet amca " Hoca efendi şu köşedeki dükkana git benim bu ayki kirayı sana vercekler " dedi .


Allah razı olsun diyebildik sadece . Ellerini öpüp hayattan yediğimiz tokattan ötürü yüzümüz kızararak ayrıldık hüzün kapısından .


Hayırlı cumalar . Foto temsilidir .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar