ALLAH IN EVİ


Kenan İmirzalıoğlunun Deli yürek dizisinin yayınlandığı yıllarda Urfa da çalışıyordum. İki bekar bir evde kalıyorduk. Kaldığım arkadaş elinden risalesini hiç eksik etmez, sürekli boş kaldığında okurdu. Ama Deli yürek dizisinin yayınladığı gün bütün işleri erteler, ekrana kilitlenirdik. Hatta bütün Urfa da o dizi saatinde sokakta hiç kimseyi bulamassın. Dizi Mardin de çekilince ve konu mafya olunca ister istemez doğulu adamın dikkatini çekiyordu. Sokağa çıkma yasağı ilan etsen yine bu kadar olmaz.


Yine bir akşam diziyi izlerken bizim Deli yürek Mardin sokaklarında adam kovalıyor, o tarih kokan binaların arasında dar sokaklarda silah sıkıp duruyordu. Eski medreslerin tavanlarında geziyor, kilise ayininde adam yakalamaya çalışıyordu.


Diziyi izlerken ben pürdikkat kesilmiş arkadaşa "Arkadaş bu dizi burnumuzun dibinde çekiliyor. Baksana kiliseler ,medreseler var .Gidip oraları gezsek ya " dedim.


"Lan dur bi, filmin içine etme. Dizi bittikten sonra anlat meramını"dedi sinirlenerek.


Dizi bittikten sonra bizim arkadaş gelecek bölüm tahminleri yapmaya başladı. Benim aklımda hala Mardin de gezi meselesinde. Ben isteğimi tekrar arzettikten sonra "Ula gideriz bir hafta sonu.Taş binaların nesini merak ediyosan artık" dedi büyük bir kahırla.


Bir hafta sonu kandırdım ben bu arkadaşı.İlk otobüsle sabahın erken saatlerinde Mardine indik. Başladık gezmeye. Adamların resmi kurumları bile tarihi binalardan. 


Camiler, hanlar, kervansaraylar, medreseler hepsini gezdik. Ama ben hala kiliseyi merak ediyorum. Arkadaş bana sinirlendi "Sen önce öğle namazı kılacak cami bul"dedi.


Dizideki sahnelerin çekildiği sokakların arasında gezerken epeyce yorulduk, acıktık, susadık. Tarihi bir lokantada yer sofrasında karnımız doyurduktan sonra arkadaş "Boğazı hallettik namazı da halledelim" dedi. Bende "Senin derdin de bir namaz bir boğaz zaten" dedim. Garsondan en yakın cami adresi istedi. Ben de merak ettiğim kilisenin adresini sordum. Cami ile kilise aynı yönde olduğu için anlaşmazlığa düşmedik hemen yola koyulduk. Öğle namazının çıkmasına da yarım saat falan kalmıştı. İlerlerken az ilerde bir cami bulduk. Kapısına dayanınca kapı açılmadı. Kapıyı meğer kilitlemişler. Caminin avlusunda taş zeminde namaz kılmayı düşünürken o sokaktan geçen birine sorduk ,"bu cami neden kilitli"

"Camide sürekli hırsızlık olduğundan imam kilitlerde gider. Bir üst sokakta mescit var orada kılabilirsiniz" diye cevap verdi .


Üç yüz metre falan yürüyünce mescidi bulduk yalnız abdest almak için musluklardan su akmıyordu. Keşke kilitli camideki şadırvandan abdest alsaydık diye dişünürken o avludaki biri "bir üst sokakta kilise var onun yanında sürekli akan çeşme var gidin orada abdestinizi alın" dedi. Tarif ettiği yer kilitli camiden daha yakındı hemen adamın tarif ettiği çeşmeye gittik. Vaktin çıkmasına da onbeş dakika falan vardı. Çeşmeyi bulunca bizim arkadaş koşa koşa gitti,  hemen abdestini aldı ve bana dönerek "Arkadaş ben şu kilisenin avlusunda namazımı kılacağım. Mescide yetişemeyiz " dedi.Ben aklıma hayalime gelmeyen bir tavırla "La oğlum burası kilise. Burda namaz mı kılınır? Ne işin var keferenin evinde"

Bizim arkadaş kaşlarını çattı, yüksek sesle bana" Sen çok biliyon, burası Allahın evi değil mi?Yerde, gökte onun yazar kitapta, hadi sende al abdestini, kılıverelim şurada" dedi.


Zaten alacalı olan namazlarımın yanında cahilliğiminde farkına vararak abdestimi almaya başladım.


Ben abdestimi alırken kilisenin kapısından siyah giyimli, göğsündeki gümüş işlemeli haccı elinde tutarak papaz çıkageldi. Önce abdest alan bana baktı sonra namaz kılan arkadaşın yanına gitti telaşlı bir şekilde.


Eyvah! dedim o an. Biz eli çanlı haçlı bir hiristiyanı camide görsek imamlı cemaatlı tekme tokat döveriz heralde diye düşünürken, o iki rekat seferi namazını kalan arkadaşın yanında durdu, eliyle alnına omuzlarına götürdü dua etmeye başladı. Bende abdestim bitmiş film seyreder gibi onları seyrediyorum.


Arkadaş selamı verdi, arkasında duran siyah giyimli papazı görünce şöyle bir irkildi önce. Arkadaş hiç bir şey söyleyemeden papaz;


"Siz bir aziz bir olmalısınız "


"Estağfirullah Aziz olan Allahtır"


'"Buraya müslümanlar sürekli gezmek için gelirler ama sizi kilesede namaz kılarken görüyorum. Yok yok siz muhakkak izzet sahibi olmalısınız. Gelin sizi papaz odasına davet edeyim birer çayımı için" dedi.


Papaz bana odasının bir köşesinde halının üstünde namaz kıkacağım yeri gösterdi. Arkadaşta elinden düşürmediği risaleden olsa gerek papazla dini konularda uzun süre konuştular. Papazı müslüman ederse şaşırmam diye düşündüm.


Siyah giyimi ve üzerinde haccı olmasa veli zannedeceğim adam çayından ikram ettikten sonra biz musaade istedik.


Yolda iki arkadaş derin düşüncelerle yürürken arkadaşım;

"Ula şu işe bak yaa. Hırsız dediğimiz günahkar yüzünden imamın kilitlediği camide namaz kılamadıkta akşama kadar papazın beklediği kilisede namaz kıldık. Biz bunu hak ediyoruz arkadaş. Allah çalışana kafirde olsa hakkını veriyor. Elin keferesi uzayda geziyor. Biz müslümanlar tembelliğimiz yüzünden hırsızlık yapıyor, camileri kilitlettiriyoruz. Biz böyle devam edersek bir arpa boyu yol alamadığımız gibi başımıza gelen belalarda bitmez arkadaş.Yok yook Allah çalışana hakkını veriyor.Aşıyı bulanda, uzayda gezende, son teknolojiyi kullananda çalışanlar. Biz akşama ancak deli yürek dizisini izleriz."



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar