ORUCUN SIRRI

Ben bir konuyu adım gibi biliyorsam anlatırken bağırarak konuşuyorum herhalde. Birileri bana sesin çok yüksek çıkıyor diyor. Ben farkında değilim. Benim normal konuşma tarzım böyle. Ne yapalım Allah vergisi. Ben bu derdimi kimseye anlatamadım. Hanımla evlendiğimizden beri bu durumdan çok şikayetçi. Sen neden bağırarak konuşuyorsun diyor bana sürekli.
Soğuk bir ramazan akşamı benim ergen yaşlarda oğlan bir elinde tırnak makası diğer elinde havluyla çay içmekte olduğumuz odaya geldi. İftardan sonra içilen çayın lezzetine doyum olmuyordu. Benim şaşkın bakışlarımın arasında havluyu odanın ortasına serdi. Başladı çıt çıt tırnaklarını kesmeye. Ben celallendim biraz tabi. "Oğlum şu anda çay içiyoruz. Farkına varmadan etrafa tırnaklarını sıçratabilirsin. Git balkonda kes" dedim.
"Baba balkon soğuktur şimdi. Ben dikkat ederim "dedi kendine güvenerek.
Hanımda karşı koltukta çay içiyordu. Yine şikayet etmeye başladı. "Çocuğa bağırma! Güzellikle söylersen yapar " dedi sinirlenerek.
"Ya hu hanım. Ben bağırmadım ki. Güzellikle söyledik işte. Dinlemiyor ki beni" dedim yüksek bir ses tonuyla.
Oğlan hâla çat çat tırnaklarını kesmeye devam ederken benim aklımdan şu oğlanın güvenini kıracak oyun oynamak geldi.
İçtiğim çay bardağının içinde gözlerimi gezdirirken yüksek bir sesle " Bardağım içinde yüzen o yabancı cisim ne acaba?" dedim.
Benim oğlan başını kaldırıp bana baktı. Yüzümdeki ciddi renk tonunu görünce hemen yanıma gelip bardağımın içine bakıp tırnak aramaya başladı. Bir şey bulamayınca " Aman baba ya. Kandırdın beni." dedi ve sinirlendi.
"Demek ki kendine bile güvenin yok. Şimdi topla pılını pırtını, git balkonda kes " dedim. Galiba yine sesim yüksek tonajla çıktığından hanım karşıdan bana bağırdı.
"Ne o gündüz dut yemiş bülbül gibiydin. İftardan sonra kamyon gibi hır hır hırlayıp duruyorsun. Sen sürekli oruç tut bari de gündüzleri bari sakin dur. Bağırıp durma çocuğa!"
Bu böyle olmayacak dedim kendi kendime. Aklıma bir fikir geldi. Hanıma ve ve çocuklara söyledim fikrimi.
" Zaten elinizden telefon hiç düşmüyor. Bundan sonra mesajlaşarak konuşalım belli bir süre. Bakalım ne olacak" dedim.
Başıma neler geleceğini bana ertesi gün midemin gurul gurul anlatacağını nereden bilebilirdim?
Onlar da gayet olumlu karşıladılar fikrimi ve başladık mesajlaşmaya. Herkesin elinde telefon birbirimizle mesajlaşarak anlaşıyoruz. Ortamda sadece telefona gelen mesaj sesleri hakim.
"Hayatım bana çay koyarmısın."
"Tamam aşkım hemen"
"Baba bana yarın market için harçlık ver"
Küçük oğlanda tabletinden mesaj atmış. İlkokul üçüncü sınıfta." Baba benim ödevimi yapıver. 😆"
Mesajlar bu şekilde devam ediyordu. Tâ ki ben esneyene kadar. Çocuklar genelde sahura kadar uyumuyorlar. Okullarda uzaktan eğitim olunca erkenden kalkıp okula gitme dertleri de yok. Ama ben erken kakıp işe gitmem gerekiyordu.
En son ben mesaj attım hanıma. "Ben yatıyorum. Beni sahura kaldırın mutlaka." diye yazdım altını çizerek.
"Tamam hayatım. Biz seni kaldırırız. İyi geceler. 😁" diye mesaja cevap geldi. Mesajı yazarken de sinsi bir gülümseme vardı yüzünde.
Ben yatmaya gittim. Telefonu da genelde yattığım odaya koymuyorum. Başımı yastığa koyar koymaz uyumuşum.
Gözümü bir açtım. Ufuktan doğan güneş tüm heybetiyle perdelerin arasından süzülüyordu. Eyvah! Dedim kendi kendime. Sahura kalkamadık. Bütün ev ahalisi de horul horul uyuyordu. Bunlar da kalkamamış belli ki. Ah vah ettim. Sabah namazı da gitti. Allah'ım affet diye sayıkladım. Neyse hemen niyetlendim onbeş saatlik aç susuz tutacağım oruca. Elimi yüzümü yıkadım. Saate bakınca işe geç kalacağımı anladım. Hemen alelacele giyindim. Telefonu da aldığım gibi işe gidiyordum.
İşe giderken telefona bakayım dedim
İşte o aklımı donduracak mesajları okuyordum.
"Hayatıııım kalk canım. Sahur vakti. Birazdan top patlar. 💣"
"Faruuuuuuk! Vakit daralıyor. Benden mesaj çekmesi.😲"
" Baba! yüzüne su serpelim mi? 😊 "
Birde gülücükle bağırma emojileri kondurmuşlar.
Ah Faruk ahh... Bu bana ders olsun. Sen misin mesajlaşarak konuşalım diyen?
Sahura kaktığımda bile oruçluyken sesim sakin çıkıyordu. Aç susuz tutacağım bu oruç sayesinde konuşmaya bile mecalim kalmaz artık. Fısıldayarak konuşursam bile dua et Allah'a dedim kendi kendime."
"Oruç tut sıhhat bul" un manası sadece vücudun sağlığı için değilmiş demek ki. İnsanlar arası iletişimin sıhhatine de iyi geliyormuş. Bundan sonra da terbiyeli ses için nafile oruç tutacağız galiba.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BABALAR AĞLAMASIN Ben babamın ağladığını hiç görmedim, tâ ki o kor gibi düşen hadiseye kadar